NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
12 - (1690) وحدثنا
يحيى بن يحيى
التميمي.
أخبرنا هشيم
عن منصور، عن
الحسن، عن
حطان بن
عبدالله
الرقاشي، عن
عبادة بن
الصامت. قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم (خذوا عني.
خذوا عني. قد
جعل الله لهن
سبيلا. البكر
بالبكر جلد
مائة ونفي سنة
والثيب
بالثيب، جلد مائة
والرجم).
[ش
(قد جعل الله
لهن سبيلا)
إشارة إلى
قوله تعالى:
{فأمسكوهن في
البيوت حتى
يتوفاهن
الموت أو يجعل
الله لهن
سبيلا}. فبين
النبي صلى
الله عليه
وسلم أن هذا
هو ذلك
السبيل.
واختلف
العلماء في
هذه الآية.
فقيل: هي
محكمة، وهذا
الحديث مفسر
لها. وقيل:
منسوخة
بالآية التي
في أول سورة
النور. وقيل:
إن آية النور
في البكرين،
وهذه الآية في
الثيبين.
(البكر
بالبكر..
والثيب
بالثيب) ليس
هو على سبيل
الاشتراط. بل
حد البكر
الجلد والتغريب.
سواء زنى ببكر
أم ثيب. وحد
الثيب الرجم.
سواء زنى بثيب
أم ببكر. فهو
شبيه
بالتقييد
الذي يخرج على
الغالب].
{12}
Bize Yahya b. Yahya
Et-Temîmî rivayet etti. (Dediki): Bize Hüseyin, Mansûr'dan, o da El-Hasen'den,
o da Hıttân b. Abdillâh Er-Rakaaşî'den, o da Ubâde b. Sâmit'den naklen haber
verdi. Ubâde şöyle demiş: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Benden Öğrenin! Benden
öğrenin!.. Allah o (kadı) nlara (çıkar) bir yol haIketti. Bekârla bekâr (zina
ederse) yüz dayakla bir sene sürgün; evli ile evliye yüz dayak ve recim (var!)»
buyurdular.
(1690) - وحدثنا
عمرو الناقد.
حدثنا هشيم.
أخبرنا منصور،
بهذا
الإسناد،
مثله.
{…}
Bize Amru'n-Nâkıd da
rivayet etti. (Dediki): Bize Hüseyni rivayet etti. (Dediki): Bize Mansûr bu
isnâdla bu hadîsin mislini haber verdi.
13 - (1690) حدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. جميعا
عن عبدالأعلى.
قال ابن
المثنى: حدثنا
عبدالأعلى.
حدثنا سعيد عن
قتادة، عن
الحسن، عن
حطان بن
عبدالله
الرقاشي، عن
عبادة بن
الصامت. قال:
كان
نبي الله صلى
الله عليه
وسلم إذا أنزل
عليه كرب لذلك
وتربد له
وجهه. قال:
فأنزل عليه
ذات يوم. فلقي
كذلك. فلما
سري عنه قال
(خذوا عني. فقد جعل
الله لهن
سبيلا. الثيب
بالثيب
والبكر
بالبكر. الثيب
جلد مائة. ثم
رجم بالحجارة.
والبكر جلد مائة
ثم نفي سنة).
[ش
(كرب لذلك
وتربد له
وجهه) كرب أي
لما أصابه الكرب
وهو المشقة.
وتربد وجهه أي
علته غبرة.
والربدة تغير
البياض إلى
السواد. وإنما
حصل ذلك لعظم
موقع الوحي.
قال الله
تعالى: {إنا
سنلقي عليك
قولا ثقيلا}].
{13}
Bize Muhammed b.
El-Müsennâ ile İbni Beşşâr hep birden Abdülâlâ'dan rivayet ettiler.
İbni'I-Müsennâ (Dediki): Bize Abdil-âla rivayet etti. (Dediki): Bize Saîd,
Katâde'den, o da El-Hasen'dcn, o da Hittân b. Abdillâh Er-Rakaaşî'den, o da
Ubâde b. Sâmil'den naklen rivayet ettî. Şöyle demiş:
Nebi (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) üzerine vahy indirildiği zaman bundan dolayı gussalamr ve yüzü
rengini atardı. Bir gün kendisine vahy indirildi de yine böyle oldu. Açıldığı
vakit:
«Benden öğrenin! Allah o
(kadı) nlara (çıkar) bir yol haIk etti. Evli ile evli, bekârla bekâr!.. Eliyle
yüz dayak... sonra taşlarla recim! Bekâra yüz dayak... sonra bir sene sürgün!..»
buyurdu.
14 - (1690) وحدثنا
محمد بن
المثنى وابن
بشار. قالا:
حدثنا محمد بن
جعفر. حدثنا
شعبة. ح
وحدثنا محمد
بن بشار.
حدثنا معاذ بن
هشام. حدثني
أبي. كلاهما
عن قتادة،
بهذا الإسناد.
غير أن في
حديثهما
(البكر يجلد
وينفي. والثيب
يجلد ويرجم)
لا يذكران:
سنة ولا
مائة.
{14}
Bize Muhammed b.
El-Müsennâ ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Muhammed b.
Ca'fer rivayet etti. (Dediki): Bize Şu'be rivayet etti. H.
Bİze Muhammed b. Beşşar
da rivayet etti. (Dediki): Bize Muâz b. Hişâm rivayet etti. (Dediki): Bana
babam rivayet eyledi.
Bu râvilerin ikisi de
Katâde'den bu isnadla rivayette bulunmuşlardır. Yalnız onların hadîsinde:
«Bekâra dayak vurulur ve sürgün edilir. Evli ise döğülerek recmolunur.» ibaresi
vardır. Sene ve yüz kelimelerini zikretmezler.
İzah
«Benden öğrenin» diye
terceme ettiğimizt cümlesinin lügat mânâsı: «Benden alın!» demekse de bu cümle
«an» edatı ile kullanılırsa: Benden öğrenin, benden nakledin! mânâsına gelir.
ResûIallah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Allah onlara çıkar bir
yol halketti...» buyurmakla Teâlâ Hazretlerinin :
«Ölüm canlarını
alıncaya yahut Allah kendilerine çıkar bir yol halkedinceye kadar o (kadı)
nları evlerde tutun!» âyet-i kerîmesine işaret ederek çıkar yolun bu olduğunu
anlatmıştır.
Ulemâ bu âyet hakkında
ihtilâf etmişlerdir. Bazılarına göre muhkemdir; bu hadîs onu tefsir etmiştir.
Bir takımları Nûr sûresinin ilk âyeti ile neshedildiğini söylemiş; başkaları
Nûr âyetinin bekârlar hakkında, bunun da evliler hususunda nazil olduğunu bildirmişlerdir.
Bekârdan murâd: Henüz
sahîh nikâhla cima' etmemiş âkil baliğ ve hür olan kimsedir. Ömründe bir defa
olsun sahîh nikâhla cima' edene Araplar «seyyib» derler. Bu kelime Türkçede
evli ve dul mânâlarına gelir. Aynı mânâda «muhsan» kelimesi de kullanılır.
Zina eden bekâra yüz
dayak, evliye recim cezası verileceği hususunda ulemâ ittifak etmişlerdir.
Keadî İyâd'ın beyanına göre bu meselede ehl-i kıbleden bir tek muhalif
çıkmamış; yalnız Hariciler'le Mu'tezile'den Nazzâm ve arkadaşları recme kail olmamışlardır.
Recim: Bir kimseyi
taşlayarak öldürmektir. Zina eden muhsana recimle birlikte dayak cezası verilip
verilmiyeceğinde ihtilâf olunmuştur. Bir kısım ulemâya göre bunların ikisi de
tatbîk edilir. Hz. Alî (Radiyallahu anh)'in, Hasan-ı Basrî, îshâk b. Râhuye ve
Zahirîler'le bâzı Şâfiîler'in kavli budur.
Cumhûr-u ulemâya göre
yalnız recimle iktifa edilir. Delilleri: Peygamher Ayet : Beyine, delil,
alamet. 'in muhsanı sadece recmettiğini bildiren hadîslerdir. Muhsan hakkında
hem recim hem dayak cezası verileceğini bildiren hadîs mensuhtur. İlk
zamanlarda tatbîk edilmiş; sonra hükmü kalkmıştır.
Bekâr zânînin sürgün
edilip edilmiyeceği meselesi de ihtilaflıdır. Şâfiîlerle diğer birçok ulemâya
göre bekâr zânî erkek olsun kadın olsun dayaktan sonra bir sene sürgün edilir.
Hanefîler'le diğer ulema sürgüne muhaliftirler. Delilleri Kur'ân-ı Kerîm'in
zahiridir. Âyette sürgünden bahsedilmemiştir. îmam Mâlik ile Evzâî sürgünün
erkeğe mahsus olduğuna kaildirler. Kadın avret olduğu, sürgün ise fitneye
sebebiyet vereceği için bu ceza ona tatbik edilmez. Bu kavlin benzeri Hz. Alî
(Radiyallahu anh)'dan da rivayet olunmuştur.
Köle ve cariyelere
gelince: Onlar recmedilmezler. Çünkü kendilerine verilecek cezanın
hürlerinkinin yarısı kadar olacağı nass-ı Kur'ân'la bildirilmiştir. Recim ise
yarıya bölünen şeylerden değildir. Binâenaleyh Hanefîler'e göre muhsan olmayan
köle ve cariyelere ellişer dayak vurulur. îmam Şafiî'den bu hususta üç kavil
nakledilmiştir:
a) Köle ve câriye birer
sene sürgün edilirler. Süfyân-ı Sevrî, Ebû Sevr, Dâvûd-u Zahirî ve İbni
Cerîr'in kavilleri de budur.
b) Altı ay sürgün
edilirler. Çünkü ALLAH Teâlâ onlara hürlerinkinin yarısı kadar ceza ta'yîn
etmiştir. Şâfiîler'ce esah olan kavil budur.
c) Köle ve cariyeler
asla sürgün edilemezler. Hasan-ı Basrî, Hammâd, îmam Mâlik, İmam Ahmed ve
îshak’ın mezhepleri de budur.
Resûlullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem)'in :
«Bekârla bekâr zina
ederse... ilâ ahir » sözü şartıyet bildirmek için değil, bekârla muhsanın haddlerini
tayin için sevkedilmiştir. Yâni bekâr bir kimse gerek bekâr gerekse evli bir
kadınla zina etsin, onun cezası yüz dayakla, bir yıl sürgün; keza evli bir
kimse, evli veya bekâr bir kadınla zina etsin, cezası recimdir.